Babamın Ağzından

ŞIIR

Ersin Niyaz

10/8/20241 min read

Babamın ağzından...

Bir gecenin zifri karanlığı adın

Kırk yıl oldu parmak uçlarımda tadın

Ey sen yuvamı yapan kadın

Ben renkli cümleler bilmem, severim de söyleyemem

Yuvaya yapan kuş ne erkek ne dişi

Bir ömür eskidi, hep beraber bildik işi

Ben, seni tanımadan önce serçelerden ziyade Sigmurg’u severdim dünyamın güzeli

Yanlış anlama, Anka’nın azamatinden değil, sebebi serçenin cehaleti

Ben umutlarımı kuş kanatlarına bağladım

Seni kuş kanatlarında aradım

O beceriksiz serçeler saçıp savurdu ne varsa kanadında

Ve sen bir Anka ile belirdin hayatımın kapısında

O Anka idi, sen Zümrüd’ü

Süzülerek gönlümün zirvelerinde dairelerle çizen seni

En iyi sigmurg anladı beni

Şimdi diyeceksin ya martılar?

Martılar da çırpmaz kanatlarını, onlarda saçıp savurmazlar kanatlarına bağlı umutları

Aşık olan başka aşkı, aşkın umudunu taşıyamaz dünyamın güzeli

Ben aşkı umut ettim sen yokken

Ve denize aşık martılara anlatamadım derdimi

Git dedim git bak, bir yerlerde bir eylülde bir tomurcuk yeşermiş

Belki dedim benimdir

Martı dedi, peki ya deniz?

Ya ben yokken bir albatrosa kayarsa denizin gönlü

Aşk dedim öyle bişey değildir ey martı

Aşk yaren yokken aşktır, geldiğinde aşk olsa ay tutar gitmezdi

Yani diyeceğim o ki dünyamın güzeli,

Martı kendi aşkını düşürmemek için çırpmaz kanadını,

Yara düşerse yarene düşsün diye ayrılmaz denizden

Ama anka öyle mi, meşk dersen yanar

Aşk dersen küllerinden doğar