İsfahan
ŞIIR
Ersin Niyaz
10/10/20241 min read


Kaldırımlar güzel. Ama bir de üzerinde yürüyen şu insanlar olmasa!
Kandırılmak güzel. Ama bir de gerçekler güneşle gün yüzüne çıkması!
Kahkahaların güzel. Ama bir de ara sıra şu mercan gözlerin dolmasa!
Fakr-u zarurettir kızıla; yoksa gülde, yoksa saçında bir de yoksa şarap.
Anladım bir yangın merdiveni olmadığını. Hayatın arka kapısı yoktu.
Almadım kimsenin ahını, zaten ahvalinde günahım çoktu.
Alladım pulladım niyetimi de bilirim süslü laflara karnın toktu.
Fakr-u zarurettir kızıla; yoksa gülde, yoksa saçında bir de yoksa şarap.
İnsan dokunduğu her şeyi kirletmiştir bugüne kadar.
İrfanım der ki bırak, dokunma! Olur eğer yazılıysa kader
İkbalim olur gelişin, gidişinse gam, hüzzam ve keder
Fakr-u zarurettir kızıla; yoksa gülde, yoksa saçında bir de yoksa şara.
Gelecekten geçmiş çıkarsa şimdiki zaman kalır.
Günden seni çıkarsam yerini koca bir boşluk alır.
Gülden kızıl gitse gül biter, gül dertten solar sararır.
Fakr-u zarurettir kızıla; yoksa gülde, yoksa saçında bir de yoksa şarap.
Ezeldendir gamım kasvetim, kelamım melankolik bir hitap
Levh-i kalemle yazılmıs kaderim yıkık, dökük ve de harap
İsfahan kadar goz kamastiran sen ve ben Bagdat kadar bitap
Fakr-u zarurettir kızıla; yoksa gülde, yoksa saçında bir de yoksa şarap.